Görevsizlik İtirazı Nasıl Yapılır? Güç, Kurumlar ve Vatandaşlık Arasında Bir Siyaset Bilimi Okuması
Güç İlişkilerinin Gölgesinde Hukuk
Bir siyaset bilimci için hukuk, yalnızca adaletin değil, aynı zamanda iktidarın da sahnesidir. “Görevsizlik itirazı” gibi teknik bir kavram bile, bu sahnede güç dağılımının, kurumsal sınırların ve vatandaşlık bilincinin görünür hâle geldiği bir politik araçtır. Peki, bir vatandaş neden bir mahkemenin görevine itiraz eder? Bu sadece hukuki bir formalite midir, yoksa kurumlar arasındaki iktidar dengesine bir müdahale biçimi mi?
Görevsizlik İtirazı Nedir?
Görevsizlik itirazı, bir mahkemenin önüne gelen davanın kendi görev alanına girmediği iddiasıyla yapılır. Başka bir ifadeyle, “Bu davayı ben değil, başka bir yargı organı görmeli” denir. Hukuki zeminde sade görünen bu durum, siyasal anlamda çok daha derin bir bağlama oturur: Devletin kurumları arasındaki görev paylaşımı, egemenliğin işleyiş biçimi ve yurttaşın adalet talebi burada iç içe geçer.
Kurumlar Arası Güç Dengesi
Devletin üç sac ayağı –yasama, yürütme ve yargı– arasında çizilen sınırlar, yalnızca anayasal metinlerde değil, pratikteki iktidar mücadelelerinde de yeniden şekillenir. Görevsizlik itirazı, bu mücadelenin yargı cephesindeki sessiz enstrümanlarından biridir.
Bir mahkeme “görevli değilim” dediğinde, aslında bir alanı reddeder, başka bir kuruma devreder. Bu devrin kendisi bir iktidar transferidir. Yargı kurumları arasında bile bu tür “alan savaşları” yaşanırken, vatandaşın hukukla kurduğu ilişki de siyasal bir eyleme dönüşür.
İdeoloji ve Vatandaşlık Bağlamında Görevsizlik
İdeoloji, kurumların görünmez elidir. Hangi mahkemenin hangi konuda yetkili sayıldığı, yalnızca teknik bir mesele değil, aynı zamanda iktidarın ideolojik tercihlerinin yansımasıdır.
Vatandaş, görevsizlik itirazı yaptığında, aslında sistemin çizdiği sınırları test eder. Devlete “beni hangi kurum yargılayacak?” diye sormak, bir tür politik farkındalık, hatta vatandaşlık bilinci göstergesidir.
Bu anlamda görevsizlik itirazı, pasif bir savunma değil, aktif bir siyasal tutumdur. Adalet arayışı, çoğu zaman iktidarın kurduğu normatif çerçevenin dışına taşar. İşte bu taşma, demokrasinin yeniden tanımlandığı anlardan biridir.
Cinsiyet Perspektifinden Güce Bakış
Siyaset bilimi, gücü cinsiyetlendirilmiş bir yapı olarak da okur. Erkek egemen iktidar anlayışı, strateji, kontrol ve üstünlük üzerine kuruludur. Kadınların siyasal katılımı ise genellikle etkileşim, iletişim ve dayanışma odaklıdır.
Görevsizlik itirazı bu iki yaklaşımı da içinde barındırır:
Erkek egemen yargı dilinde bu, “yetki alanını koruma” stratejisidir. Kadın bakış açısıyla ise, bu bir katılım eylemidir — sistemin sınırlarına müdahil olma ve adaletin dağılım sürecine ses katma biçimidir.
Peki, bir hukuk sistemi sadece gücü korumakla mı meşrudur, yoksa adaleti paylaşmakla mı?
Toplumsal Düzenin Yeniden İnşası
Her görevsizlik kararı, toplumsal düzenin mikro ölçekte yeniden tanımlanması anlamına gelir. Kurumlar arası ilişkiler, vatandaşın devlete duyduğu güven ve hukuk kültürünün yerleşikliği bu süreçte yeniden biçimlenir.
Bir mahkemenin “bu benim görevim değil” demesi, aynı zamanda “bu toplumun sorunu şu kurumun meselesidir” demektir. Böylece, toplumsal sorumluluk yeniden paylaştırılır.
Bir Provokatif Soru:
Hukukun çizdiği görev sınırları, gerçekten adaleti mi korur, yoksa iktidarın kendi meşruiyetini mi?
Görevsizlik itirazı yapan bir birey, aslında adalet arayışını başka bir kapıya yönlendirirken, sistemin sınırlarını sorgulayan bir siyaset öznesine dönüşür mü?
Sonuç: Hukukun Sessiz Siyaseti
Görevsizlik itirazı, yalnızca bir dava prosedürü değildir; devletin kendi içindeki güç dengesinin, kurumların sınır bilincinin ve vatandaşın adalet algısının kesiştiği bir siyasal eylemdir.
Bu eylem, her ne kadar “itiraz” olarak adlandırılsa da, aslında bir demokratik katılım biçimidir.
Hukukun teknik dili içinde bile siyaset vardır; yeter ki biz o dili, güç ilişkilerinin sesi olarak okuyabilelim.
#görevsizlikitirazı #siyasetbilimi #adaletvemekanizmalar #iktidaryapıları #kadınbakışı #vatandaşlıkanlayışı
Görevsizlik kararını veren mahkemeye başvurma süresi iki hafta olup, bu süre hak düşürücü niteliktedir. Bu nedenle mahkeme tarafından re’sen gözetilmesi gerekir. Ceza davalarında görevsizlik sonrası süreçte ise, tarafların 7 gün içerisinde itiraz hakkı bulunmaktadır.
Fatma!
Yorumlarınız yazının daha düzenli olmasını sağladı.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) kapsamında, mahkemenin görevsizlik kararı vermesi durumunda, taraflar bu karara itiraz edebilir. İtiraz süresi, gerekçeli kararın taraflara tebliğ (yazılı bildirim) edilmesinden itibaren 2 haftadır. Bu süre içinde, kararı veren mahkemeye başvurarak itiraz dilekçesi sunulmalıdır . Görevsizlik kararına karşı itiraz yolu bulunmaktadır, kararın tefhim veya tebliğ edilmesinden itibaren 7 gün içerisinde kararı veren mahkemeye itiraz edilebilecektir.
Fırtına! Her fikrinize katılmasam da katkınız için teşekkür ederim.
H.M.K.’nun 362/1-c maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin “Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararlar.” hakkında temyiz yoluna başvurulamaz . Görevsizlik kararını veren mahkemeye başvurma süresi iki hafta olup, bu süre hak düşürücü niteliktedir. Bu nedenle mahkeme tarafından re’sen gözetilmesi gerekir. HMK Madde 20 Görevsizlik veya Yetkisizlik Kararı Üzerine …
Barış!
Yorumlarınız yazının akışını iyileştirdi.
Görev itirazı davanın her safhasında ileri sürülebilir . Bir dava, asliye mahkemesinde hükme bağlandıktan sonra, davanın sulh mahkemesinin görevi içinde olduğu ileri sürülerek üst mahkemede itirazda bulunulamaz. H.M.K.’nun 362/1-c maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin “Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararlar.” hakkında temyiz yoluna başvurulamaz .
Beste! Sevgili katkılarınız sayesinde yazının dili daha akıcı hale geldi ve anlatım daha netleşti.